Çinli markaların Türkiye’deki ucuz fiyat politikası karşısında birçok üretici ve ithalatçı oldukça zor duruma düşmeye başladı. Ülkede yerlilik oranı bile her geçen gün düşerken, yeni önlemler tek tek alındı. Çin’den ithal edilen elektrikli otomobillere kısa sürede uygulanması güç şartlar getirildi. Ama içten yanmalı modeller için bir yaptırıma gerek duyulmadı. Bunun sadece elektrikli araçlarda olmasını üreticiler Togg tebliği olarak yorumladı.
ALİ YILDIRIM
Çinli otomotiv üreticilerin agresif fiyat politikaları tüketicilerin yüzünü güldürürken, Avrupalı üreticilerin de korkulu rüyası oluyor. Birçok ülkede yaşanan damping soruşturmaları ve Çinli üreticilere alınan önlemler dikkat çekerken Türkiye’de de hamleler sıklaştı ve sertleşti. 2023’te Togg T10X’in yola çıkmasıyla birlikte alınan önlemlerin vitesi de arttı. Çinli markalara ek vergilerle başlayan süreç şimdi de elektrikli otomobil ithalatı tarafında distribütör tarafından en az 20 servis ve çağrı merkezi zorunluluğu da getirildi. Şayet bu önlemler tüketicileri korumak için denildi ama rakamlara göre gerçek aslında sadece bununla kalmıyor. Ek vergilere rağmen Türkiye’de üretim yapan markalardan bile daha ucuza araç satabilen Uzak Doğulu üreticiler elektrikli tarafta da rahatlıkla Togg’un altında bir fiyatla pazarda boy gösteriyordu. Bu yüzden 2024’te tebliği karşılayamayan markalar için ithalat durdu. Fakat tablonun geneli karşılaması için rakamların da ortaya çıktığı görüldü. Çinli elektrikli araçların ithalattaki payı sadece yüzde 20. Benzinlilerin ise yüzde 77,5.
ÇİN’DEN İTHALAT YÜZDE 7 SEVİYESİNDE
2023’ün ilk 11 ayında Çin’den yapılan otomobil ithalatının payı sadece yüzde 7. İthalat tebliğine takılan elektrikli otomobillerin payı da yüzde 20,6. Otomotiv Sanayi Derneği’nin (OSD) aktardığı bu veriler Çin’den asıl ithalat kaleminin yüzde 77,5 ile içten yanmalı motorların olduğu yönünde. İstanbul’da gerçekleşen basın toplantısında sorularımızı cevaplayan OSD Başkanı Cengiz Eroldu, Çin’in elektrikli araç dönüşümüyle birlikte sanayideki gücünü arttırdığını ifade etti. Eroldu “Şu anda yüzde 7’lik bir pay alıyor ama ne almışız biz Çin’den? Öyle baktığımız zaman da yüzde 78’ini içten yanmalı almışız, yüzde 1’i plug-in hibrit, yüzde 2’si hibrit, yüzde 20’si de elektrikli. Zaten son dönemde Sanayi Bakanlığı bu işin elektrikli tarafına müdahale etti. Fakat burada da içten yanmalının ne kadar büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini görüyoruz” dedi.
YERİMİZİ ÇİN’E KAPTIRDIK
Cengiz Eroldu “Çin tabi özellikle elektrikli araç dönüşümü ile dünyadaki otomotiv sanayindeki kuvvetini ve gücünü artırdı çünkü Çin’in aslında içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil ama baktığınız zaman bugün elektrikli araç üretiminde dünyada küresel lider konumunda. Marka algısı da aslında Çin’in kuvvetleniyor. 10 yıl öncesi gibi değil. Çin malları müşteri tarafından artık önceki gibi kalitesiz algılanmıyor. Özellikle tüketici elektroniğindeki Çin ürünleri bence Çin’in marka algısını her yerde olumlu yönde iyileştirmeye başladı. Bu da bir vaka. Kendi iç pazarlarını da artık daha fazla yönetmeye başladılar. Daha önce Avrupalıların hâkim olduğu bir Çin otomotiv pazarı vardı. Bugün 2022’den itibaren bunun yüzde 50-50 olduğunu görüyoruz. Daha da artacaktır. İleride Avrupalıların belki Çin’den daha fazla çıktıklarını da göreceğiz. İlk defa 2022 yılında Avrupa Birliği otomotiv ithalatında 1’inci sıraya yerleştiler ki orası bizim yerimizdi. Biz orada Türkiye olarak yerimizi Çin’e kaptırdık” dedi.
ELEKTRİKLİDE GÜÇLÜLER AMA
İHRACAT HALA BENZİNLİ
2021 yılında üretimin 21,7’sini ihraç eden Çin 2023’te 16’sını ihraç etmeye başladı. Yani üretimin gücü arttı. Konu hakkında detay veren Cengiz Eroldu “İhracatlarının da yüzde 75’i içten yanmalı. Herkes Çin deyince her taraf elektrikli zannediyor ancak öyle değil. Bugün Çin pazarında da benzer görüntü var. Çin pazarında satılan 100 arabanın 75’i içten yanmalı, 25’i elektrikli. Arkada da Volkswagen ve Stellantis geliyor ama tabi Çin’de de yüzün üzerinde elektrikli araç işine giren firma var” diye konuştu.
PAZARI İTHALATLA KAYBEDİYORUZ
Çinli üreticilere karşı olmadıklarına değinen Cengiz Eroldu “Gelip yatırım yapmaları lazım. Otomotiv sanayi olarak rekabeti olumlu buluyoruz ama yalnızca ithalatla bu pazarın kaybedilmesi doğru bir şey değil. Türkiye pazarında da biz üretimi 3 milyona, daha yukarıya çıkarabilirsek, örneğin Tofaş yarın 400 bin adet elektrikli yaptığı zaman batarya fabrikası kurmak zorunda, bunun başka yolu yokki. Herkes bunu Avrupa’da yaptı. Türkiye’de de bunun netleşmesi lazım. Türkiye’yi büyütmemiz lazım ki bu teknolojiler Türkiye’ye daha rahat gelsin. Hepsi birbirine bağlı bunların. Yoksa bu pazarı Çinliler’e verdiğiniz zaman Türkiye’de yatırım fizibiliteleri çalışmayacak, bindiğimiz dalı keseceğiz. Kim mutlu olacak? Sonuçta Çinliler’e daha fazla iş yapma imkanı sağlamış olacağız. Peki ne olacak Türkiye’nin geleceği? Bu uzun vadeli hepimizin koruması gereken bir durum. Burada 50 yıldan beri yaratılan bir sektör, sanayi var. Bunu korumamız lazım. Bu sadece 10 tane daha fazla araba satalım konusu değil. Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak adına Türkiye pazarını büyütmemiz lazım. Türkiye pazarı yalnızca yeni yatırımcılarla büyüyecek.”
NASIL BU KADAR UYGUNA SATIYORLAR?
Çinli markaların bu kadar ek vergi yüküne rağmen yerli modellerden daha ucuza nasıl otomobil sattıklarına anlam veremediklerini ifade eden Cengiz Eroldu “Biz ülke rekabetçiliği anlamında dünyayı takip ediyoruz. Aslında kullanılan malzemeler belli. Hatta o malzemelerin rekabetçilik katsayıları da belli. Biz biliyoruz ki arabanın X miktarda elektrik enerjisi var. X miktarda işçilik var. X miktarda kauçuk var, plastik var gibi uzun uzun teknik analiz çalışmalarımız var. Bunları dünya seviyesinde yaptığımız zaman Çin’le Türkiye arasında öyle majör bir fark yok. Yani sonuçta verimlilik farkı olabilir. Rekabette kötü bir şey yok. Bizim de öğrenmemiz gereken şeyler çıkabilir. Belki hepimiz daha verimli çalışabiliriz. Bir miktar damping olabilir, bir miktar verimlilik farkı olabilir. Bunu biz de analiz ediyoruz. Bununla ilgili şu anda verebileceğim bir cevap yok. Ama ülke rekabetçiliği açısından bir sorun yok. Yani ya biz çok kârlı çalışıyoruz, onlar zararına çalışıyor. Bu damping zaten. Yani eğer böyleyse ya diyorum, onlar daha verimli. Daha büyük ölçekli ekonomileri var. Burada işte bir tane model yapıyorsun kaç tanedir yani bir modelin ölçü 150 bin, 200 bin, 250 bin. Öbür tarafta eğer aynı ölçekten 5 milyon tane yapılıyorsa oradan ölçek farkı olabilir. Ama yani benzerini görüp Türkiye’de de yatırım yaptıkları zaman böyle bir şey çıkacak mı onu bilmiyorum. Ama yani senin sorduğun soru bizim de kendimize sorduğumuz bir soru sonuçta otomotivciler olarak Türkiye’de.”
YERLİNİN KAYBI GİTTİKÇE ARTIYOR
Gelen birçok yeni markayla birlikte Türkiye’de yerli modellerin satışı da düştü. Fiyat politikasında Çinli markaların bunda oldukça agresif oldukları görülürken, yerli payı da gerilemeye başladı. Konu hakkında konuşan Cengiz Eroldu “Bütün bu olan biten de aslında tek olumsuzluk iç pazarda yerli araç payının azalması. Burada da toplam taşıt araçlarında 2022 yılında yüzde 45 olan yerli payımız 2023 yılında maalesef yüzde 37’lere geriledi. Bunun da ağırlıklı olarak hafif araçlarda olduğunu görüyoruz. Otomobilde yüzde 39’dan yüzde 32’ye, hafif ticari araçlarda da yüzde 59’dan yüzde 46’ya bir gerileme var. Burada özellikle otomobil tarafı çok daha önemli çünkü hafif ticari araçlardaki gerilemenin sebepleri var, onları biliyoruz. Onlarla ilgili de yapılan yeni yatırımlar var. Dolayısıyla hafif ticari araçlarda tekrar eski konumumuza dönmemiz mümkün ama otomobil için ayrı bir bölüm açmamız lazım. Yerli üreticiler olarak aslında ülke ekonomisi olarak da bu rakamların bu seviyeye düşmesi tabi ki dış ticaret açısından da son derece olumsuz etki yapıyor. Burada bizim açımızdan kötü giden konu iç pazarda yerli payının azalması, yüzde 45’ten yüzde 37’ye maalesef gerileyen bir yerli payımız var.”
DIŞ TİCARET AÇIĞINA DA ETKİ EDİYORLAR
Geçen sene Türkiye’de otomotiv sektörünün iyi bir tablo çizdiğini ifade eden Cengiz Eroldu, üretimde, iç pazarda ve ihracatta işlerin güzel gittiğine değindi. Öte yandan da dış ticaret açığında otomotiv payının da artan ihracata rağmen arttığını aktardı. Çin’in otomotiv sanayi dışında ülke içinde ticaret dengesi açısından da bir sorun olduğunu vurgulayan Eroldu “2023’ün 11 ayında biz Çin’den 41.7 milyarlık ithalat yaparken yalnızca 3 milyar dolarlık ihracatımız var. Çok büyük bir açık var ve bu gittikçe de büyüyor. Türkiye’nin Çin ile olan ticaret açığı 2019’da 16 milyar dolarken şu anda 2023’ün 11 ayında 38 milyara gelmiş. Bu demek ki yılı da 42-43 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı ile kapatacağız. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Üstte ülke dengesi var altta otomotiv var. Otomotiv sanayinin Türkiye ekonomisinde en büyük ihracatçı bir taraftan fakat bir taraftan da görüyoruz ki ilk defa çok uzun yıllar sonra bu dış ticaret dengesinde otomotiv sektörü eksi vermeye başladı ve 11’inci ay sonuçlarına göre 1.3 milyar dolarlık eksi yaratan bir sektör durumundayız. Bunun detayına baktığımız zaman aslında 6 milyar dolarının otomobilden geldiğini görüyoruz. Yani Türkiye otomobil ihracatının çok daha fazlasında bir otomobil ithal eden duruma geldi.”