Ana Sayfa Genel Çinli markaları Türkiye’de üretime kazandırmalıyız

Çinli markaları Türkiye’de üretime kazandırmalıyız

Türkiye’nin Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara ek vergi getirmesi, bazı yatırım planlarını etkilediği düşünülürken OSD Başkanı Erdoldu “Aslında tam tersi buradaki üretimi desteklemeli” dedi. Çin’i durdurmaya çalışmanın anlamsız olduğunu vurgulayan Eroldu şunları söyledi: “Çinlileri üretimin parçası haline getirmemiz gerekiyor. Çin’den biz de besleniriz. Teşvik konusu önemli. Görmezden gelemeyiz. Sanayi politikasını tekrardan bütünsel olarak gözden geçirmesi lazım.”

ALİ YILDIRIM

Çinlilerin otomotiv dünyasında gelişimi oldukça dikkat çekiyor.

TOFAŞ CEO’su CENGİZ EROLDU

Özellikle son yıllarda atağa geçen Çinli üreticiler özellikle elektrikli modellerde rotayı Avrupa’ya çeviriyor. Bu süreçte bazı markalar Türkiye’yi bir köprü olarak kullanmak istiyor. Bu yüzden de Türkiye pazarında Uzak Doğulu modeller hızlı bir şekilde gün yüzüne çıkıyor. Türkiye’nin en son Çinli elektrikli model ihracatına yüzde 10 ek vergi getirmesi, bazı yatırım planlarının iptal edildiğini de gündeme getirdi. Bunu fırsata çevirmenin elzem olduğunu söyleyen uzmanlar, yasakların aslında anlamsız olduğuna değindi. İstanbul’da bir araya geldiğimiz Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu da konu hakkında sorularımızı cevapladı. Eroldu “Aslında tam tersine, buradaki üretimi desteklemesi lazım yani çünkü oradan ithalat olarak geldiği zaman yüzde 40 vergiye tabi ama Çinli marka Türkiye’de yerli üretim yaparsa o vergiye tabi değil. Bu tür vergilerin teorik olarak ülkedeki üretimi desteklemeleri lazım. Biz burada, Çin’i durdurmaya çalışmamalıyız. Çinlileri üretimin parçası haline getirmemiz gerekiyor. Çin’den biz de besleniriz. Rakip olması da iyi bir şey. Bizi de güçlendirir aslında. Aynı zamanda Türkiye’de de belli üretimi; ihracatı arttırır. Yeter ki tabii burada Türk menşeine dönüşmesi lazım bunların. Onların da burasını hafif köprü değil de Boğaz Köprüsü gibi görmesi lazım. Tabir-i caizse; temellerinin derinlerde olması lazım” dedi.

DÜNYA TEŞVİK VERİYOR

Teşvik paketlerinin önemine değinen Eroldu şöyle devam etti: “Türk otomotiv sanayinin ana konusu, her zaman rakip ülkeler arasında rekabetçiliğini koruyabilmesini sağlamasıdır. Bu rekabetin de bir sürü boyutu var. Bütünsel politikalar önemli. Şimdi bir yandan bizim karşımızda, hem bizden daha rekabetçi ve daha ciddi anlamda teşvik veren ülkeler var. Bunları görmezden gelemeyiz. Bunlara göre de ülkenin sanayi politikasını tekrardan bütünsel olarak gözden geçirmesi lazım.”

TÜRKİYE’NİN ÜRETİMİ TEŞVİK İÇİN
HAREKETE GEÇMESİ GEREKİYOR

Elektrikli araç üretimi için herkesin bir şeyler yapmaya çalıştığını anlatan Cengiz Erdolu, dönüşümün artık şart olduğuna değindi. Eroldu şöyle devam etti: “Çeşitli teşvik paketleri var. ABD en son 369 milyar dolarlık teşvik paketi açıkladı. AB ise net sıfır emisyon yasasını sundu. ABD ve AB teşvik konusunda bir çekişme içinde. Türkiye’nin de bu konuda hareket etmesi gerekiyor. Türkiye’deki en büyük teşviklerin bir tanesi, iç piyasanın boyutu. İç piyasa büyüdüğü zaman, işte o gelmeyen markalar, aslında Türkiye’ye gelmeye çalışacaklar. Çünkü işler, yatırımlar daha fizibıl oluyor o zaman. Şimdi dolayısıyla bunun büyütülmesi lazım. Yani buradaki kapasiteyi artırmak yalnızca tek başına bir şey ifade etmiyor” dedi.

‘BU İŞ PARÇA BİRLEŞTİREREK OLMAZ’

Sanayi ve üretim tarafına da değinen Cengiz Eroldu, parça birleştirerek bu işin olmayacağını söyledi. Eroldu “Otomotiv sanayinin bir parçası olmak sadece montajla parça birleştirerek olmaz. AR-GE tarafında da gelişmemiz gerekiyor. Ki bu alanda da hiç fena değiliz” ifadelerini kullandı. Son dönemlerde büyümeye çalışan pazarın Kuzey Afrika olduğuna değinen Eroldu: “Mısır, Fas, Cezayir gibi ülkelerde de hareketlenmenin başladığını görüyoruz. Şimdi tabii her markanın o yönde çalışmaları var.”

ELEKTRİKLİ ARAÇ ÜRETİMİ
TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK

Türkiye’nin elektrikli araç üretimine aslında hazır olduğunu söyleyen Cengiz Eroldu, geçişin oldukça kolay olduğunu, aynı zamanda tesislerin de buna uyumlu olduğuna değindi. Fakat iç pazarın buna hazır olmadığının altını çizen Eroldu “Türk otomotiv sanayi için elektrifikasyona geçme bir kere bir tercih değil, bir zorunluluk. Biz eğer Avrupa’ya ihracat yapmaya devam etmek istiyorsak bugün Türkiye’deki her tesisin mutlaka elektrifikasyona uyum sağlaması lazım. Zaten Avrupa Birliği 2035’ten sonra yeni araçlarda hibrit bile kabul etmeyecek. Şimdi dolayısıyla burada bizim için, 2023-2035 arasında bir 12 senemiz var. Türkiye pazarının belli bir olgunluğa gelmesi lazım. 2028-2030’larda biz, Türkiye’deki bütün fabrikaların elektrikli yapar hale geldiğini göreceğiz hep birlikte. Önemli olan Türkiye’nin rekabetçiliğini kaybetmemesi” ifadelerini kullandı.