Bugün en ucuz araca sahip olmak için kapı neredeyse 1 milyon lira seviyesinden açılıyor. Bu tablonun bir süre daha devam edeceği tahmin edilirken, yıl sonuna doğru bu seviyenin altında model kalmayacak. Türkiye’de yaşanan artışın dışında Avrupa’da da yükselen maliyetler fiyat etiketlerinin tuzu biberi oluyor.
ALİ YILDIRIM
Bugün en ucuz araca sahip olmak için kapı neredeyse 1 milyon lira seviyesinden açılıyor. Bu tablonun bir süre daha devam edeceği tahmin edilirken, yıl sonuna doğru bu seviyenin altında model kalmayacak. Türkiye’de yaşanan artışın dışında Avrupa’da da yükselen maliyetler fiyat etiketlerinin tuzu biberi oluyor. Ama bu maliyet artışına rağmen talebin Avrupa ve ABD’de düştüğü görülüyor. Bu yüzden o bölgelerde de fiyat indirimleri de uygulanıyor. Pandemi hiç kuşkusuz otomotiv sektöründe de ciddi bir yara verdi. Gelinen 5 yıllık süreçte tedarik zincirleri koptu. Ara malı bulmak zorlaştı ve fiyatlar patladı. Böylece Avrupa’da da sıfır aracın enflasyonu maliyet olarak arttı. Aynı zamanda son dönemde başlayan bazı donanım kuralları radarlar, gelişmiş güvenlik ekipmanları, daha yüksek standart donanımlar, konfor öğeleri, otomobilleri daha kıymetli kılsa da bunlarda maliyet kalemlerini arttıran en önemli unsurların başında geldi.
100 EUROLUK MALİYETİN YANSIMASI
NEREDEYSE 200 EURO
Bugün bir sıfır araçta yaşanan 100 euroluk maliyet artışının Türkiye’ye yansıması hemen hemen 200 euro. Ayrıca bunun Türkiye’ye ayak basmasıyla birlikte yüksek kur ve demode vergi sistemiyle harmanlanınca fiyatlar tavan yaptı. Bugün en ucuz otomobilin bile bir milyon lira sınırına dayanması yaşanan orantısız artışı ortaya koyuyor. İthalat ağırlıklı bir sektör olmasından dolayı fiyatlardaki yükseliş euroya endeksli olunca tablo gittikçe ağırlaşıyor. Artık her ay başında yenilenen fiyatlar artık asgari ücret gibi ara zamma ihtiyaç duyuyor. Euro kurunun seçim sonrasında 28 liraları aşması zamları da beraberinde getirdi. Seçim sonrasında sadece kurda yüzde 40’lık artış oldu. Birçok marka da bu zammı zaten yansıtmak zorunda kaldı. Böylece fiyatlar vergi çarpanıyla katlandı. Döviz kuru dalgalanmaları sektör üzerinde ve fiyatlarda tam bir belirleyici unsur. Yerel para biriminin yabancı para birimleri karşısında değer kaybı hızının artması ve üretimin elden çıkmasına neden oluyor. Bu durum, otomotiv işletmelerinin kâr marjlarını da olumsuz yönde etkiliyor.
VERGİ DİLİMLERİ UÇURUMU ARTIRIYOR
Türkiye’de otomotiv sektörü, ekonomik büyüme ve ihracat hizmetleriyle önemli bir sektör olarak dikkat çekiyor. Ancak, denetim altında birçok faktör var. Bunlar arasında döviz kuru dalgalanmaları ve vergi politikaları çok önemli bir yer tutuyor. Türkiye’de otomobillerin alımında uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sektörü fiyat tarafında doğrudan yönlendiriyor. ÖTV, otomobillerin tedarik süreçleri, motor hacmine ve türüne bağlı olarak farklı oranlarda zamanlamayla bile farklılık gösterebiliyor. Bazen fiyat değişimlerinde 1 liralık bir artışın bile önemi hayat meselesine dönüyor. Yüksek ÖTV oranları, otomobil fiyatlarını etkiliyor. Tüketicinin talebi de gittikçe düşüyor. (Bulunduğumuz süreç hariç). Düşük ÖTV oranları ise otomobil satışlarını teşvik ediyor. Bunun yanı sıra, KDV (Katma Değer Vergisi) gibi diğer vergiler de otomobil fiyatlarını yukarı yönlü etkileyen unsurların başında geliyor.
FİYAT DEĞİŞİMLERİ AÇIKLAMAYI ZARURİ KILIYOR
Markalar neredeyse ay 3 kez fiyat değişikliği yapmaya başladı. Bunun en büyük nedenlerinden biri de yüksek kur. Fiyatlar vergi dilimine göre de değişince mutlak son kaçınılmaz oluyor. Hatta artık bazı markalar fiyat değişimlerinde web sitesine giren müşterilerine tüm detayları da veriyor. Citroen Türkiye de bu açıklamayı zaruri gören markalardan biri. Yeni fiyat güncellemesi öncesinde en azından oluşacak fiyatlar hakkında bilgi vermek için deyim yerindeyse ‘spoiler’ veriyor. Dün web sitesine fiyatlar için girdiğimiz Citroen Türkiye’de şöyle bir mesaja yer verilmiş: ‘Fiyatlarımız güncelleniyor’ (Yani artıyor.) “Fiyatlar vergi dilimine göre değişiklik gösterebilir. İnternet sitemizde belirtilen anahtar teslim fiyatları, standart donanımlı versiyonlara aittir. İlave opsiyon talep edilmesi durumunda opsiyon bedeli, standart donanımlı araç fiyatının üzerine eklenecek ve 31 Ekim 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 492 Sayılı Harçlar Kanununa Bağlı (4) Sayılı Tarifenin “I – Tapu İşlemleri” Başlıklı Bölümünün 20/a Fıkrası, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci ve 29 uncu Maddeleri ile 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 12’nci Maddesi Gereğince Karar Verilmesi Hakkında Karar(Karar Sayısı: 287) kararı gereğince, araçların Özel Tüketim Vergisi oranları, araç ve opsiyon bedeli toplamı üzerinden hesaplanacaktır. Araçlara eklenecek ilave opsiyonların fiyatları, ÖTV oranına göre değişiklik gösterebilecektir. Güncel ÖTV mevzuatından kaynaklanan bu değişiklik, aracın tavsiye edilen anahtar teslim fiyatına yansıtılacaktır.”
ÜRETİM MALİYETLERİ TAM GAZ ARTTI
Maliyetler hakkında yorumlarda bulunan Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı “Başlangıçta üretimden gelen arz sıkıntıları, yerini yüksek bir talebe bırakarak otomobili daha değerli hale getirdi. Tüketicinin gelecek stresi, muhtemel kriz senaryoları, otomobili yatırım aracına dönüştürünce, fiyatların yükselmesinde önemli bir etken oldu. Ancak atlamamakta fayda var: otomobil fiyatları tüm dünya çapında artış gösteriyor. 7 yıl önce motor-donanım seviyesine göre fiyatı 15-25 bin euro olan, endüstri için sembolik diyebileceğimiz bir model, 2023 yılında 30 bin euro ile 70 bin euro seviyesine çıktı. Bu modelin üretim maliyeti ortalama yine donanım-motor-şanzımana göre 8 ile 15 bin euro aralığındaydı. Bugün bu maliyet 15-35 bin euroya çıkmış seviyede” dedi.
SAHİPLİK DUYGUSU ARTIK YOK OLACAK
Artan edinim maliyetleri ve yeni neslin farklı bakış açısının önemli bir faktör olduğunu belirten Saim Aşçı “Sahiplikten çok kullanılan hizmet, anlık ihtiyaçların giderilmesinde kiralama modelini mantıklı kılıyor. Ülkemizde büyükşehirlerde yaygınlaşan dakikalık otomobil, scooter kiralamaları bunun en güzel örneği. Sadece kış aylarında kullanılacak koltuk ısıtma veya belki uzun yolculuklarda ihtiyaç duyulacak ekstra motor gücü tüketiciye esneklik, üreticilere ise artan maliyetler karşısında ek gelir kaygısı taşıyor. Âtıl durumdaki fonksiyonların kaynakları daha az tüketmesi hedefleniyor. Gelecekte mülkiyetin öneminin azaldığı, sunulan hizmetin revaçta olacağı günler bizi bekliyor. Son teknolojinin ürünü otomobile ulaşmak, leasing modelleriyle daha ulaşılabilir olacak ve tüketici, belki de satın almayı hayal dahi edemediği otomobillere ihtiyacı kadar erişebilecek, kullanabilecek” açıklamasını yaptı.
9 GÜNLÜK TATİL BİLE REKORU ENGELLEYEMEDİ
Türkiye pazarında da artan fiyatlar ilginç potansiyelini sürdürüyor. Fiyatlar yükseldikçe talebin arttığı görülürken, sektör temsilcileri yılın ikinci yarısında ‘yatırım temposu’nun sona ereceğini vurguluyor. Yılın ilk 5 ayında Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 60,5 oranında artarak 445 bin 6 adet olarak gerçekleşti. Bu güçlü temponun haziran ayında da devam ettiğini vurgulayan otomotiv sektörünün en büyük veri ve ikinci el fiyatlandırma şirketi Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın “Sıfır kilometre araç pazarının haziran ayında 9 günlük bayram tatiline rağmen yaklaşık 110 bin adedin üstünde bir sonuçla kapanmasını öngörüyoruz. Tüm zamanların en yüksek haziran ayı satışıyla birlikte ilk 6 aylık satışlar 550 bin adeti aşmış olacak” dedi. Gelmiş geçmiş en yüksek haziran ayı pazarının 2016 yılında 91 bin adet olarak gerçekleştiğini hatırlatan Yalçın “Haziran ayında hem bayram tatiline hem de otomotiv sektörünün genelinin tedarik problemini tam olarak aşamamış olmasına rağmen özellikle bazı markaların gösterdiği ekstra performansla rekor sonuca imza atılacak. 2016’daki haziran ayı pazar rekoru 2023 yılında çok yüksek bir adetle kırılacak. Cumhuriyetimizin 100. yaşındaki bu pazar rekoru sadece ay bazında da sınırlı kalmayıp aynı zamanda ilk 6 ay rekoru da kırılacak. Zira yine 2016 yılında ilk 6 ayda 438 bin adetlik otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı gerçekleşmişti. Bu sene haziran pazar sonuçlarıyla ortaya çıkacak yaklaşık 550 bin adetlik pazar, aslında bir başka Cumhuriyet tarihi rekoru olacak” dedi.
İKİNCİ ELDE FİYAT ARTIŞI SIFIRI KATLADI
Yılın kalanı için de değerlendirmelerde bulunan Hüsamettin Yalçın “Yılın ilk 6 ayında süren güçlü ivme ve temponun ikinci yarı yılda da devam ederek Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşında toplam pazarın 1 milyon barajını rahatlıkla geçmesini bekliyoruz” dedi. Kredi bulmada yaşanan zorluklar nedeniyle hem sıfır kilometre hem de ikinci elde tüketicilerin peşin alıma devam ettiğini söyleyen Yalçın “Enflasyon, faiz ve kur üçgeni birbirleriyle dengede olmadığı ve süreç vergisel olarak desteklenmediği sürece ne 0 km araç fiyatları ne de 2. el araç fiyatları düşer. Ocak ayından bu yana 0 km araç fiyatlarında yüzde 30, ikinci el araçlarda ise yüzde 80 oranında fiyatların arttığını da göz ardı etmemek gerekiyor” diye konuştu.